1443. Cad. 1071 Plaza C Blok No: 25/7 Çankaya/Ankara

1443. Cad. 1071 Plaza C Blok No: 25/7 Çankaya/Ankara

İletişime Geçin

0312 419 66 50

Çalışma Saatleri

Pzt-Cmt: 9:00 - 18:00

Diş Dolgusu Nasıl Yapılır?

Diş dolguları, çürüme veya hasardan etkilenen dişleri onarmak için gerekli tedavilerdir. Dişi normal işlevine ve şekline geri döndürerek daha fazla çürümeyi önler, hassasiyeti azaltır ve daha ciddi diş sorunlarını önler. Prosedür, çürümüş materyalin çıkarılmasını, bölgenin temizlenmesini ve dişin konumuna ve hastanın tercihine bağlı olarak boşluğun amalgam, kompozit, altın veya cam iyonomer gibi malzemelerle doldurulmasını içerir. Amalgam dolgular dayanıklı ve uygun maliyetli iken, kompozit ve cam iyonomer dolgular daha estetik, diş renginde bir seçenek sunar. Endişelere rağmen FDA, amalgam dolguların çoğu birey için güvenli olduğunu kabul etmiştir, ancak özellikle belirli sağlık sorunları olanlar için alternatifler bir diş hekimi ile görüşülmelidir.

Dolgu işlemi genellikle basittir, sadece lokal anestezi gerektirir ve kullanılan malzemeye bağlı olarak biraz değişiklik gösterir. Tedavi sonrası hastalar, reçetesiz satılan ağrı kesici ilaçlarla yönetilebilen geçici hassasiyet veya rahatsızlık yaşayabilir. Düzgün iyileşmeyi sağlamak için işlemden hemen sonra belirli yiyeceklerden kaçınmak çok önemlidir. Diş dolguları zamanla aşınır ve değiştirilmeleri gerekebilir, bu da düzenli diş kontrollerinin önemini vurgular. Diş bakımını daha ekonomik hale getirmek için Medicaid ve düşük maliyetli klinikler de dahil olmak üzere çeşitli seçenekler mevcuttur, bu da hastaların aşırı mali yük olmadan gerekli tedavileri alabilmelerini sağlar.

Diş Dolgusu Çok Acır mı?

Modern anestezikler ve yöntemler sorunsuz ve büyük ölçüde hissiz bir deneyim sağladığından, ağrı beklentisi genellikle işlemin kendisinden daha fazla korkuya neden olur. Kavitenin boyutu, derinliği ve konumu gibi faktörler olası rahatsızlıkları etkileyebilir; daha küçük kaviteler genellikle işlemden sonra daha az rahatsızlığa neden olur. Hastalar endişelerini ve yaşadıkları rahatsızlıkları diş hekimleriyle görüşmelidir, çünkü bu, tedavinin bireysel ihtiyaçlara göre uyarlanmasına yardımcı olur ve sürecin mümkün olduğunca rahat geçmesini sağlar. Diş dolgusu yapıldıktan sonra bir miktar hassasiyet yaşanması normaldir, ancak bu genellikle birkaç gün içinde azalır. Maloklüzyon, kullanılan dolgu malzemesinin türü veya diş sinirine yakın derin bir boşluk rahatsızlığa neden olabilir, ancak bu sorunlar diş hekimleri tarafından ele alınabilir. Düzgün bir kapanış sağlamak ve doğru dolgu malzemesini seçmek işlem sonrası ağrıyı hafifletebilir. Düzenli diş muayeneleri ve iyi bir ağız hijyeni çürükleri önleyebilir ve dolgu ihtiyacını azaltabilir. Dolgudan sonra ağrı devam ederse, altta yatan sorunları veya gerekli ayarlamaları ele almak, dişin sağlığını ve rahatlığını sağlamak için diş hekimine geri dönmek çok önemlidir.

Diş Dolgusu Ne Kadar Süre Dayanır?

Diş dolguları, malzemelerine bağlı olarak farklı ömürlere sahiptir. Metal ve altın dolgular 20 yıldan fazla dayanabilir, bu da onları uzun ömürlü bir seçenek haline getirir. Ancak, daha yüksek maliyetleri nedeniyle daha az yaygındırlar. Buna karşılık, porselen ve kompozit reçine dolgular, estetik çekiciliklerine rağmen, tipik olarak sırasıyla yaklaşık 10 ve 7 ila 10 yıl dayanır. Bir dolgunun uzun ömürlülüğünü etkileyen faktörler arasında bireysel diş hijyeni uygulamaları, beslenme alışkanlıkları ve diş travmasının meydana gelmesi yer alır. Düzenli diş muayeneleri, dolguların durumunun değerlendirilmesine ve ne zaman değiştirilmesi gerektiğinin belirlenmesine yardımcı olduğu için çok önemlidir.

Diş dolguları söz konusu olduğunda, doğru malzemenin seçilmesi hem dayanıklılığın hem de estetik çekiciliğin sağlanması için çok önemlidir. Gümüş dolgular olarak da bilinen amalgam dolgular sağlamlıkları ve uygun maliyetleriyle bilinse de tüm hastalar için görsel olarak çekici olmayabilir. Öte yandan kompozit dolgular daha doğal bir görünüm sunar ancak daha sık değiştirilmeleri gerekebilir. Hastaların, dolgunun konumu ve hastanın diş hijyeni alışkanlıkları gibi faktörleri göz önünde bulundurarak ihtiyaçlarına en uygun dolgu malzemesini diş hekimleriyle görüşmeleri önemlidir. Doğru bakım ve düzenli diş hekimi ziyaretleri, diş dolgularının ömrünü önemli ölçüde uzatarak daha fazla çürümeyi önleyebilir ve genel ağız sağlığını koruyabilir.

Diş Dolgusu ile İlgili Bilimsel Yayınlar

International Endodontic Journal‘de Mart 2024’te yayımlanan “Prevalence of apical periodontitis and non-retention of root-filled teeth in hypertensive patients: Systematic review and meta-analysis” başlıklı sistematik inceleme ve meta-analiz, apikal periodontitis (AP), kök dolgulu diş kaybı (RFT) ve hipertansiyon (HTN) arasındaki bağlantıyı araştırmıştır. Şubat 2023’e kadar olan çalışmaların incelendiği analizde, AP ile HTN arasında anlamlı bir ilişki bulunmamış ancak hipertansif hastaların RFT kaybetme olasılığının arttığı tespit edilmiştir. Çalışmalarda düşük ila orta düzeyde yanlılık riski olmasına rağmen, kanıt kalitesi çok düşük olarak değerlendirilmiştir. Bulgular, hipertansif hastalarda, özellikle de kanal tedavisi görmüş olanlarda ağız sağlığının izlenmesinin öneminin altını çizmekte ve bu popülasyonda gelişmiş diş bakımına duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır.
Yine Mart 2024’te Clinical Oral Investigations’da “The outcome of combined use of iRoot BP Plus and iRoot SP for root-end filling in endodontic microsurgery: a randomized controlled trial” başlığıyla yayımlanan çalışmada, inatçı periapikal hastalıkları olan dişlerde endodontik mikrocerrahi sırasında kök ucu dolgusu için iRoot BP Plus Kök Onarım Materyali (BP-RRM) ve iRoot SP Enjekte Edilebilir Kök Kanal Kapatıcı (SP-RCS) kombinasyonunun etkinliği araştırılmıştır. 240 dişi kapsayan araştırma, kombine BP-RRM/SP-RCS tedavisi ile BP-RRM’nin tek başına kullanımını karşılaştırmıştır. 12 aylık takipten elde edilen sonuçlar, iki grup arasında başarı oranlarında önemli bir fark olmadığını göstererek kombine yaklaşımın karşılaştırılabilir derecede etkili olduğunu ortaya koymuştur. Diş tipi, lezyon tipi, periodontal durum ve lezyon sınıflandırması cerrahi başarıyı etkileyen önemli faktörlerdi. Bu durum, BP-RRM ve SP-RCS’nin birlikte kullanılmasının endodontik mikrocerrahide olumlu sonuçlar verebileceğini göstermektedir.

Perspektif Diş Polikliniği olarak hastalarımız için son teknolojiyi kullanmanın yanı sıra en son yayınlanan bilimsel araştırmaların ışığında, diş hekimleri olarak bizler kendimizi güncel tutuyor ve hasta memnuniyeti için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz.

Ankara Çankaya Çukurambar bölgesinde hizmet veren Perspektif Diş Polikliniğine tüm soru ve görüşlerinizi iletebilir ve ayrıca Diş Taşı Temizliği, Bruksizm Tedavisi, 20 Yaş Diş Çekimi, Apikal Rezeksiyon, Gömülü Diş Çekimi, İmplant Tedavisi, Çocuk Diş Hekimliği, Diş Beyazlatma, Diş Eti Çekilmesi, Diş Eti Estetiği, Küretaj, Gülüş Tasarımı, İnley ve Onley Diş Restorasyonları, Porselen Lamina ve Zirkonyum Diş Kaplama konularında İletişim sayfamız üzerinden randevu alabilirsiniz.

Bu makale Perspektif Diş Polikliniği tarafından hazırlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir