Diş dolgusu yapıldıktan sonra, herhangi bir rahatsızlık veya dolguya zarar gelmesini önlemek için iki hafta süreyle sıcak ve soğuk içeceklerin yanı sıra yapışkan, sert veya çiğnenebilir gıdalardan kaçınılması tavsiye edilir. Et gibi yoğun çiğneme gerektiren veya sert gıdalardan da kaçınılmalıdır. Ayrıca, özellikle sıcak, soğuk, asitli veya şekerli yiyecekler dolgu yapılan bölgede hassasiyetin ve rahatsızlığın artmasına neden olabilir. Özellikle uyku sırasında diş gıcırdatmayı önlemek de önemlidir, çünkü bu durum dolgunun yerinden çıkmasına veya zarar görmesine neden olabileceği gibi çevre dişlere ve çeneye de zarar verebilir.
Dolgu sonrası bakım, ortaya çıkabilecek herhangi bir ağrı veya rahatsızlığın yönetilmesini içerir. Bu, dolgunun çok yüksek olmasından kaynaklanabilir ve diş hekiminiz tarafından ayarlanabilir. Yakındaki dişler, dolgulu dişten gelen sinyal iletimi nedeniyle ağrı hissedebilir, ancak bu bir veya iki hafta içinde azalmalıdır. Dolgudan sonra, özellikle derin çürüklerde, sıcaklık ve basınca karşı hassasiyet yaygındır ve hassas dişler için diş macunu kullanılarak ve yiyecek ve içeceklerde aşırı sıcaklıklardan kaçınılarak azaltılabilir. Rahatsızlık devam ederse veya dolgu üzerinde keskin kenarlar fark ederseniz diş hekiminize başvurun. İşlemden hemen sonra yumuşak bir gıda diyetine bağlı kalmak ve iyi bir ağız hijyeni uygulamak hızlı bir iyileşmeye yardımcı olabilir.
Diş Dolgusu Sonrası Yan Etkiler
Diş dolgusu sonrası hisler tipik olarak hassasiyet ve rahatsızlık içerir, özellikle de tedavi edilen diş sıcaklık değişimlerine, tatlı yiyeceklere veya fiziksel baskıya maruz kaldığında. Diş eti hassasiyeti ve komşu diş ağrısı da görülebilir. Ayrıca, hastalar diş fırçalama ve diş ipi kullanma gibi olağan diş hijyeni uygulamaları sırasında da rahatsızlık hissedebilirler. Bu etkileri azaltmak için işlemden sonra aşırı sıcaklıklardan ve sert veya yapışkan yiyeceklerden kaçınmak çok önemlidir. Dolgular tehlikeye girebilir ve bakteriyel istilayı ve ardından çürüme veya enfeksiyonu teşvik eden boşluklara yol açabilir. Bu riskler, işlem sonrası uygun bakımın ve dolgu anomalilerine derhal müdahale edilmesinin öneminin altını çizmektedir.
Diş dolguları, çürümüş dişlerin yapısal bütünlüğünü ve işlevselliğini geri kazandırmaya yarar. Altın, amalgam, porselen ve kompozit reçineler dahil olmak üzere çeşitli malzemeler farklı ihtiyaçlara, estetik hususlara ve bütçelere hitap eder. Ancak, faydalarına rağmen, dolgular aşınma ve potansiyel ayrılma gibi sorunlar ortaya çıkarabilir, daha fazla çürüme riski veya kök kanalları gibi daha yoğun tedaviler için gereklilik oluşturabilir. Ağız sağlığını ve restoratif çalışmaların uzun ömürlülüğünü korumak için düzenli diş hekimi kontrolleri dolguların durumunu izlemek ve ortaya çıkan sorunları derhal ele almak için hayati önem taşır.
Diş Dolgusu Sonrası Yan Etkilerin Sebepleri
Diş dolgusu yaptırdıktan sonra, bazı kişiler dolgulu dişin diğerlerine göre daha yüksekte olduğunu ve ısırırken rahatsızlığa ve hatta ağrıya neden olduğunu fark edebilir. Yanlış ısırma hizalaması olarak bilinen bu dengesizlik, dolgulu dişe aşırı baskı uygulayarak dolgu malzemesinin çatlamasına neden olabilir. Daha fazla komplikasyondan kaçınmak için herhangi bir ısırma uyumsuzluğunu derhal diş hekiminize bildirmeniz çok önemlidir. Ayrıca, dolgular, özellikle de derin olanlar, dolgunun sinir uçlarına yakınlığı nedeniyle keskin ağrılar veya hassasiyet şeklinde ortaya çıkan sinir tahrişine yol açabilir. Bu rahatsızlık genellikle geçicidir ve sinir iyileştikçe azalacaktır.
Dolgular ayrıca sıcaklık, basınç ve şekere karşı hassasiyete neden olabilir ve genellikle birkaç hafta içinde azalır. Kalıcı veya şiddetli hassasiyet, dolgu malzemelerine karşı alerjik reaksiyon, pulpitis (diş özünün iltihaplanması) veya gevşek veya kırık dolgu gibi mekanik sorunlara işaret edebilir. Pulpitis durumunda, durum geri döndürülebilirden geri döndürülemeze kadar değişebilir ve ikincisi potansiyel olarak bir kök kanalı gerektirir. Ek rahatsızlık veya hasarı önlemek için dolgu sonrası ağız hijyenini en iyi şekilde sürdürmek ve sert, yapışkan veya çiğnenebilir gıdalardan kaçınmak çok önemlidir. Rahatsızlık normal iyileşme süresinin ötesinde devam ederse, daha ileri tedavi veya dolguda ayarlama ihtiyacını değerlendirmek için diş hekimini tekrar ziyaret etmek gerekir.
Diş Dolgusu ile İlgili Bilimsel Yayınlar
BMC Oral Health‘de Aralık 2023’te yayımlanan “Comparison between platelet rich fibrin as space filling material versus xenograft and alloplastic bone grafting materials in immediate implant placement: a randomized clinical trial” başlıklı çalışmada, maksillada anterior ve premolar bölgelerde immediat implantlarla birlikte kullanılan farklı boşluk doldurma materyallerinin etkinliği karşılaştırılmıştır. Otuz altı implant üç gruba ayrılmıştır: biri Trombositten Zengin Fibrin (PRF), diğeri Xenograft ve üçüncüsü Alloplastik kemik grefti materyali almıştır. İmplant stabilitesi, peri-implant cep derinliği ve kemik kaybı gibi sonuçlar ölçülmüştür. Sonuçlar, gruplar arasında implant stabilitesi veya peri-implant cep derinliği açısından anlamlı bir fark olmadığını göstermiştir. Bununla birlikte, PRF grubu diğer gruplara kıyasla daha fazla bukkal kemik kaybı ve bukkal kemik kalınlığında değişiklikler göstermiştir; bu da PRF kullanılabilirken, diğer materyallerin daha iyi bukkal kemik sonuçlarıyla sonuçlanabileceğini düşündürmektedir. Çalışma clinicaltrials.gov (NCT05878392) altında kayıtlıdır ve Mansoura Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi IRB tarafından onaylanmıştır.
Yine Aralık 2023’te BMC Oral Health‘de yayımlanan “Postoperative pain of single-visit endodontic treatment with gutta-percha versus MTA filling: a randomized superiority trial” başlıklı çalışmada, asemptomatik apikal periodontitisli 119 hastada postoperatif ağrı düzeyleri değerlendirilmiş ve kök kanal dolgu materyali olarak güta perka (GP) ile sealer ve mineral trioksit agregat (MTA) karşılaştırılmıştır. İki gruba ayrılan bireylerden birine GP tedavisi uygulanırken diğerine MTA tedavisi uygulanmıştır. Ağrı, görsel analog skala kullanılarak tedavi sonrası çeşitli aralıklarla ölçülmüştür. Sonuçlar her iki grupta da zaman içinde ağrıda belirgin bir azalma olduğunu göstermiştir, ancak MTA grubu belirgin şekilde daha düşük ağrı seviyeleri bildirmiştir. Ayrıca, kadın hastalar her iki tedavi senaryosunda da daha erken zaman noktalarında daha yüksek ağrı seviyeleri yaşamıştır.
Perspektif Diş Polikliniği olarak hastalarımız için son teknolojiyi kullanmanın yanı sıra en son yayınlanan bilimsel araştırmaların ışığında, diş hekimleri olarak bizler kendimizi güncel tutuyor ve hasta memnuniyeti için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz.
Ankara Çankaya Çukurambar bölgesinde hizmet veren Perspektif Diş Polikliniğine tüm soru ve görüşlerinizi iletebilir ve ayrıca Diş Taşı Temizliği, Bruksizm Tedavisi, 20 Yaş Diş Çekimi, Apikal Rezeksiyon, Gömülü Diş Çekimi, İmplant Tedavisi, Çocuk Diş Hekimliği, Diş Beyazlatma, Diş Eti Çekilmesi, Diş Eti Estetiği, Küretaj, Gülüş Tasarımı, İnley ve Onley Diş Restorasyonları, Porselen Lamina ve Zirkonyum Diş Kaplama konularında İletişim sayfamız üzerinden randevu alabilirsiniz.
Bu makale Perspektif Diş Polikliniği tarafından hazırlanmıştır.