Kanal Tedavisi Neden Yapılır?

Kök kanal tedavileri, diş muayeneleri dişin iç pulpasının bakteriyel infiltrasyon nedeniyle tehlikeye girdiğini, iltihaplanmaya ve potansiyel enfeksiyona yol açtığını ortaya çıkardığında gereklidir. Bu tür durumlar tipik olarak diş kırıkları, derin çürükler veya hasarlardan kaynaklanır ve bakterilerin pulpayı istila etmesine ve bozmasına izin verir. Bu durum ele alınmazsa, enfeksiyonun komşu dişlere yayılması, çene kemiğinin bozulması ve nihayetinde diş kaybı da dahil olmak üzere daha fazla oral komplikasyonla sonuçlanabilir. İşlem, enfeksiyonu ortadan kaldırarak dişi gelecekteki bakteriyel istilalardan korumayı amaçlar.

Kök kanalını tercih etmek, derin çürük, aynı diş üzerinde tekrarlayan diş çalışmaları, kusurlu kronlar veya çatlaklar ve çipler gibi görünür hasarlar gibi çeşitli diş sorunları için bir çözüm sunar. Ayrıca, pulpa hasarına yol açmaları halinde gözle görülemeyen yaralanmalar da bu tedaviyi gerektirebilir. Kanal tedavisi, acil ağrı ve enfeksiyonu gidermenin ötesinde, doğal dişi koruyarak çeşitli gıdalardan yararlanmaya devam etmeyi sağlar ve daha fazla diş müdahalesi ihtiyacını en aza indirir. Uygun bir tedavi sonrası bakımla, bu yöntemle tedavi edilen dişler hastanın hayatının geri kalanında etkili bir şekilde işlev görebilir ve genel diş sağlığı ve refahına katkıda bulunabilir.

Kanal Tedavisi Ne Kadar Sürer?

Genellikle 30 ila 90 dakika süren kanal tedavileri, ihmal edilmesi halinde daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen diş özündeki enfeksiyonların giderilmesi için çok önemlidir. Bu tedaviler, vakanın karmaşıklığına bağlı olarak genellikle bir ila iki ziyaret gerektirir. Dişin durumu, derin çürük varlığı veya fiziksel hasar gibi faktörler, diş kaybını, çene kemiği hasarını ve daha fazla enfeksiyonu önlemeyi amaçlayan bu prosedürü gerektirebilir. Amaç, dişin iç yapılarını temizlemek ve böylece işlevselliğini ve sağlığını korumaktır. Hastaların deneyimleri farklılık gösterse de modern teknikler sürecin mümkün olduğunca ağrısız olmasını ve basit vakalarda genellikle tek bir seansta tamamlanmasını sağlar.

Genellikle diş hekimleri veya endodontistler tarafından gerçekleştirilen prosedür, uyuşturmayı, enfekte dokuyu temizlemeyi ve gelecekteki sorunları önlemek için dişi mühürlemeyi içerir. Kök kanalları ağrılı olmakla ünlü olsa da, diş bakımındaki gelişmeler rahatsızlığı önemli ölçüde azaltmış ve dolgu yaptırmakla karşılaştırılabilir hale getirmiştir. Kesici dişler ve köpek dişleri gibi tek köklü dişler, genellikle birden fazla kanala sahip olabilen azı dişlerine göre daha az zaman gerektirir. Kök kanalları sadece diş ağrısını hafifletmekle kalmaz, aynı zamanda doğal dişi koruyarak ağız sağlığını korur, böylece diş çekimi ve yapay alternatiflerle değiştirme gibi daha invaziv tedavilere olan ihtiyacı önler.

Kanal Tedavisi Acıtır mı?

Kanal Tedavisi ile İlgili Bilimsel Yayınlar

Journal of Dentistry dergisinde Mart 2024’te yayımlanan “Outcome of root canal retreatment filled with gutta-percha techniques: A systematic review and meta-analysis” başlıklı sistematik derleme ve meta-analiz, güta perka kullanılarak yapılan cerrahi olmayan kök kanal tedavilerinin başarı oranlarını değerlendirmeye odaklanmıştır. PRISMA kılavuzlarına bağlı kalınarak, çeşitli kaynaklardan elde edilen veriler analiz edilmiş ve 10 Aralık 2022 tarihine kadar en az bir yıllık takip verileri sunan klinik çalışmalar seçilmiştir. Sonuçlar, 1-3 yıl boyunca katı kriterler uygulandığında %71, 4-5 yıl boyunca %77 başarı oranı gösterirken, daha gevşek kriterlerin kullanılması %87 başarı oranıyla sonuçlanmıştır. Diş tipi, dental ark, başlangıç periapikal indeks skorları ve tedavi süresi gibi faktörler sonuçları etkilemiş, periapikal lezyonlar ve daha yüksek PAI skorları daha düşük başarı oranlarına yol açmıştır. Çalışma, güta perka ile cerrahi olmayan kök kanalı tedavisinin genel olarak güvenilir olduğu, ancak başarının belirli klinik koşullara göre değişebileceği sonucuna varmaktadır.

Şubat 2024’te Clinical Oral Investigations dergisinde  yayımlanan “The efficacy of 2780 nm Er,Cr;YSGG and 940 nm Diode Laser in root canal disinfection: A randomized clinical trial” başlıklı çalışmanın amacı, asemptomatik apikal periodontitisli tek köklü dişlerin tedavisinde 2780 nm Er,Cr:YSGG ve 940 nm diyot olmak üzere iki lazer tipinin etkinliğini geleneksel dezenfeksiyon yöntemleriyle (%2,5 Sodyum Hipoklorit ve %17 EDTA) karşılaştırmaktır. Otuz katılımcı üç gruba ayrılmıştır: NaOCl/EDTA kullanan geleneksel bir grup, Er,Cr:YSGG/Diyot içeren ikili bir lazer grubu ve EDTA/Diyot kullanan kombine bir grup. Sonuçlar, lazer gruplarının geleneksel tedavi grubuna göre önemli ölçüde daha düşük bakteri sayımına sahip olduğunu ve bunun da üstün bakterisidal etkilere işaret ettiğini göstermiştir. Bu durum, lazerlerin endodontik dezenfeksiyona dahil edilmesinin iyileşmeyi artırabileceğini ve tedavi başarısını iyileştirebileceğini düşündürmektedir.

Photodiagnosis and Photodynamic Therapy‘de yine Şubat 2024’te yayımlanan “Effect of photodynamic therapy on the healing of periapical lesions after root canal retreatment: 1-year follow up randomized clinical trial” başlıklı randomize klinik çalışmada, asemptomatik kronik apikal periodontitisli 36 hastada tek vizitlik kök kanalı retreatmanı sonrasında ultrasonik aktive irrigasyonu (UAI) takiben uygulanan fotodinamik tedavinin (PDT) periapikal lezyonların iyileşmesi üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir. Hastalar iki gruba ayrılmıştır: biri sadece UAI ile tedavi edilirken diğeri UAI’yi takiben FDT ile tedavi edilmiştir. Her iki gruba da aynı kök kanalı retreatment prosedürleri uygulanmıştır. Periapikal lezyon hacmi, tedaviden önce ve tedaviden bir yıl sonra konik ışınlı bilgisayarlı tomografi kullanılarak ölçülmüştür. Çalışmada, iki grup arasında lezyon hacmindeki azalma açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır; bu da UAI’ye FDT eklenmesinin periapikal lezyonların iyileşmesini artırmadığını göstermektedir. Her iki tedavi protokolü de periapikal iyileşmeyi desteklemede benzer etkinlik göstermiştir.