1443. Cad. 1071 Plaza C Blok No: 25/7 Çankaya/Ankara

1443. Cad. 1071 Plaza C Blok No: 25/7 Çankaya/Ankara

İletişime Geçin

0312 419 66 50

Çalışma Saatleri

Pzt-Cmt: 9:00 - 18:00

Aft Nedir, Neden Oluşur?

Aft, ağız içindeki mukoza zarlarında oluşan, genellikle ağrılı ve rahatsız edici ülseratif lezyonlar olarak bilinir. Bu yaralar, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Aftlar, genellikle zararsız olsalar da, bazen daha ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilirler. Bu makalede, aftların oluşma nedenlerinden tedavi yöntemlerine kadar geniş bir yelpazede bilgi verilecektir.

Aft Oluşma Nedenleri Nelerdir?

Aftlar, farklı nedenlerden dolayı ortaya çıkabilir. Aft oluşumunun en yaygın nedenlerinden biri, bağışıklık sisteminin zayıflaması veya anormal çalışmasıdır. Bunun yanı sıra, stres, hormonal değişiklikler, beslenme eksiklikleri, özellikle B12 vitamini, folik asit ve demir eksiklikleri, aftların oluşmasına katkıda bulunabilir. Fiziksel travmalar, örneğin diş fırçalama sırasında oluşan yaralanmalar veya sert yiyeceklerin neden olduğu tahrişler de aftların yaygın nedenleri arasındadır.

Bununla birlikte, bazı enfeksiyonlar da aft oluşumuna yol açabilir. Helicobacter pylori ve herpes simplex virüsü gibi patojenlerin aftlarla ilişkili olabileceği düşünülmektedir, ancak bu konuda kesin kanıtlar yoktur. Ayrıca, sigara içmenin aft oluşumunu engelleyici bir etkisi olduğu, sigara bırakıldığında ise aftların daha sık görüldüğü gözlemlenmiştir.

Aft Belirtileri Nelerdir?

Aftın en belirgin belirtisi, ağız içinde, özellikle yanakların iç yüzeyinde, dilde, damakta veya diş etlerinde ortaya çıkan ağrılı ülserlerdir. Bu yaralar genellikle beyaz, sarımsı veya gri renkte olup kırmızı bir hale ile çevrilidir. Aftlar genellikle küçük (1 cm’den küçük) olsa da, bazı durumlarda daha büyük ve derin yaralar da oluşabilir.

Aftlar, kişinin yemek yeme, içme ve konuşma gibi günlük aktivitelerini zorlaştırabilir. Ağrı, bazen o kadar şiddetli olabilir ki, kişi beslenmekte veya su içmekte bile güçlük çekebilir. Bazı vakalarda, aftlarla birlikte lenf bezlerinde şişlik, ateş ve genel bir halsizlik hissi de görülebilir.

Aft Çeşitleri Nelerdir?

Aftlar, genellikle üç ana kategoriye ayrılır: minör, majör ve herpetiform aftlar.

Minör Aftlar: En yaygın aft türüdür. Genellikle küçük (1 cm’den küçük), yüzeysel ve birkaç gün içinde iyileşen yaralardır. Bu tür aftlar genellikle iz bırakmadan iyileşir.

Majör Aftlar: Daha büyük ve derin ülserlerdir. Bu aftlar, 1 cm’den büyük olabilir ve iyileşmesi haftalar sürebilir. İyileşme sonrası iz bırakma olasılığı yüksektir.

Herpetiform Aftlar: Çok sayıda küçük ülserin bir araya gelmesiyle oluşur ve genellikle gruplar halinde bulunurlar. Bu aftlar, özellikle ağrılı olabilir ve yaygın olarak görülen minör aftlardan farklı olarak daha karmaşık bir tedavi gerektirebilir.

Aft Nasıl Geçer?

Aftların iyileşmesi genellikle zaman alır ve bu süreçte belirtilerin hafifletilmesi için çeşitli yöntemler kullanılabilir. İlk olarak, aftların kendiliğinden iyileşmesini beklemek en yaygın yaklaşımdır. Çoğu aft, 7-10 gün içinde kendiliğinden iyileşir. Ancak, ağrıyı hafifletmek ve iyileşme sürecini hızlandırmak için çeşitli tedavi yöntemleri uygulanabilir.

  • Ağrı Kesiciler: Aftın neden olduğu ağrıyı hafifletmek için lokal anestezikler veya ağrı kesiciler kullanılabilir. Bu ürünler, aftın üzerine doğrudan uygulanabilir.
  • Antiinflamatuar İlaçlar: İltihabı azaltmak ve iyileşmeyi hızlandırmak amacıyla kortikosteroidler gibi antiinflamatuar ilaçlar kullanılabilir.
  • Antiseptik Ağız Gargaraları: Aftın üzerine uygulanacak antiseptik ağız gargaraları, enfeksiyon riskini azaltarak iyileşme sürecini hızlandırabilir.
  • Beslenme Desteği: Özellikle vitamin ve mineral eksiklikleri aft oluşumuna neden olabileceği için, bu eksikliklerin giderilmesi amacıyla takviye alınabilir.

Aft Oluşumu Önlenebilir Mi?

Aftların oluşumunu tamamen önlemek zor olsa da, bazı önlemlerle risk azaltılabilir. Özellikle ağız hijyenine dikkat etmek, dişleri nazikçe fırçalamak ve sert yiyeceklerden kaçınmak önemlidir. Stresi yönetmek, dengeli beslenmek ve bağışıklık sistemini güçlendirmek de aft oluşumunu önlemeye yardımcı olabilir.

Ayrıca, belirli gıdalara karşı hassasiyeti olan kişiler, bu gıdalardan kaçınarak aft oluşumunu engelleyebilirler. Asidik, baharatlı veya sert yiyecekler, ağız mukozasını tahriş ederek aftların oluşumuna neden olabilir.

Aft Tedavisi Nasıl Olur?

Aft tedavisinde temel amaç, belirtileri hafifletmek, iyileşme sürecini hızlandırmak ve tekrarlamayı önlemektir. Tedavi genellikle semptomlara yöneliktir ve enfeksiyon riskini azaltmak, ağrıyı hafifletmek ve iyileşme süresini kısaltmak için çeşitli ilaçlar ve tedavi yöntemleri kullanılır.

Topikal Steroidler: Özellikle ağrılı ve büyük aftlarda, topikal steroidler iltihabı azaltarak iyileşmeyi hızlandırabilir.

Antiseptik Gargaralar: Aftın enfekte olmasını önlemek için antiseptik gargaralar kullanılabilir.

Tetrasiklin Grubu Antibiyotikler: Bazı vakalarda, özellikle enfeksiyon belirtileri gösteren aftlarda, antibiyotik tedavisi uygulanabilir.

Alternatif Tedaviler: Bal, yoğurt, aloe vera gibi doğal ürünlerin aft tedavisinde kullanıldığı da bilinmektedir. Ancak, bu tedavilerin etkinliği hakkında yeterli bilimsel kanıt bulunmamaktadır.

Aftlar ile İlgili Dikkat Edilmesi Gereken Önemli Noktalar

  • Dengeli Beslenme: Vitamin ve mineral eksikliklerini önlemek için dengeli bir diyet uygulamak, aft oluşumunu engellemeye yardımcı olabilir.
  • Stres Yönetimi: Stres, aft oluşumunu tetikleyebileceğinden, düzenli olarak stres yönetimi teknikleri uygulamak faydalı olabilir.
  • Ağız Hijyeni: Dişleri yumuşak bir fırça ile nazikçe fırçalamak ve düzenli olarak antiseptik gargara kullanmak, ağız yaralarının oluşumunu azaltabilir.
  • Gıdalara Dikkat: Asidik ve baharatlı gıdalardan kaçınmak, ağız mukozasını koruyarak aft oluşum riskini azaltabilir.

Aftlar, çoğu zaman zararsız olsa da, hayat kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu nedenle, belirtiler ortaya çıktığında uygun tedavi yöntemlerine başvurmak ve önleyici önlemleri almak, aftlarla başa çıkmada büyük önem taşır.

Aftlar ile İlgili Bilimsel Yayınlar

Front Pediatr dergisinde Temmuz 2024 tarihinde yayımlanan “Use of Streptococcus Salivarius K12 in a cohort of PFAPA patients” konulu çalışmanın amacı, çocukluk çağında en yaygın periyodik ateş nedeni olan PFAPA sendromunda Streptococcus Salivarius K12 (SSK12) kullanımının ateşli atakları önlemedeki etkinliğini değerlendirmektir. Araştırmada, 6 ay ile 9 yaş arası toplam 117 PFAPA hastası retrospektif olarak incelenmiştir. SSK12 tedavisi öncesinde, ateşli ataklar ortalama her 26.1 günde bir tekrarlarken, tedavi sonrası bu süre 70 güne uzamıştır. Ayrıca, ateş süresi ve şiddetinde de azalma gözlenmiştir. Sonuç olarak, SSK12’nin PFAPA sendromunda ateşli atakları azaltmada etkili olabileceği ve çocukların yaşam kalitesini iyileştirebileceği değerlendirilmiştir.

Case Rep Dermatol Med dergisinde Temmuz 2024 tarihinde yayımlanan “Adult-Onset Periodic Fever, Aphthous Stomatitis, Pharyngitis, and Cervical Adenitis Syndrome on the Basis of Selective IgA Deficiency” adlı çalışmanın amacı, yetişkin başlangıçlı PFAPA sendromu ve Selektif IgA Eksikliği (SIgAD) birlikte görülen bir olguyu sunmaktır. PFAPA, genetik ve çevresel faktörlerin katkısıyla ortaya çıktığı düşünülen, tekrarlayan ateş, farenjit, oral aftöz lezyonlar ve servikal lenfadenopati ile karakterize bir otoinflamatuar hastalıktır. SIgAD, en yaygın primer immün yetmezlik olup, genellikle asemptomatik seyretse de mukozal enfeksiyon riskini artırır ve otoinflamatuar hastalıkların sıklığını artırır. Bu olgu, PFAPA ve SIgAD’nin birlikte görüldüğü nadir bir durumu vurgulamakta olup, bu tür kombinasyonların patofizyolojisinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayabilir.

Ankara’da En İyi Diş Kliniği 

Diş hekimi seçerken dikkat edilmesi gerekenler, sağlıklı bir ağız ve diş sağlığı için oldukça önemlidir. Güvenilir kaynaklardan öneriler almak, hasta yorumlarını okumak, diş hekiminizin eğitim ve deneyimlerini sorgulamak, hijyen standartlarına dikkat etmek ve açık iletişim kurmak, doğru diş hekimini bulmanızda size yardımcı olacaktır. Unutmayın, diş hekiminizle kuracağınız sağlam bir ilişki, ağız ve diş sağlığınız için uzun vadede büyük faydalar sağlayacaktır. Perspektif Diş Polikliniğimizde tedavi gören hastaların yorumlarına buradan göz atabilirsiniz.

Açık iletişim, yüksek mesleki deneyimimiz, temizlik ve hijyene uygun fiziki olanaklarımız ile Perspektif Diş Polikliniği olarak hastalarımız için son teknolojiyi kullanmanın yanı sıra en son yayınlanan bilimsel araştırmaların ışığında, diş hekimleri olarak bizler kendimizi güncel tutuyor ve hasta memnuniyeti için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Ankara Çankaya Çukurambar bölgesinde hizmet veren Perspektif Diş Polikliniğine tüm soru ve görüşlerinizi iletebilir ve ayrıca Diş Taşı Temizliği, Bruksizm Tedavisi, 20 Yaş Diş Çekimi, Apikal Rezeksiyon, Gömülü Diş Çekimi, İmplant Tedavisi, Çocuk Diş Hekimliği, Diş Beyazlatma, Diş Eti Çekilmesi, Diş Eti Estetiği, Küretaj, Gülüş Tasarımı, İnley ve Onley Diş Restorasyonları, Porselen Lamina ve Zirkonyum Diş Kaplama konularında İletişim sayfamız üzerinden randevu alabilirsiniz.

Bu makale Perspektif Diş Polikliniği tarafından hazırlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir