Diş kisti, yarı katı veya sıvı madde ile dolu kapalı bir boşluk olarak tanımlanır. Genellikle ağız ve yüz yumuşak dokularında, diş etlerinde, dudaklarda ve çene kemiğinden henüz çıkmamış bir dişin çevresinde oluşur. Çoğunlukla iyi huylu (kanserojen olmayan) olan bu büyümeler, çevredeki kemik ve dokulara zarar verebilecek kadar agresif olabilir.
Diş Kistinin Belirtileri Nelerdir?
Diş kistinin belirtileri, kistin enfekte olup olmamasına bağlı olarak değişir. Enfekte olmamış bir diş kisti genellikle belirti göstermez. Ancak kist büyüdükçe genel belirtiler şunlar olabilir:
- Ağrı: Kist büyüdükçe çevre dokulara baskı yaparak ağrıya neden olabilir.
- Basınç hissi: Özellikle kist diş köküne yakınsa, bir basınç hissi oluşabilir.
- İltihap ve kızarıklık: Enfeksiyon varlığında iltihap ve kızarıklık görülebilir.
- Kist ağız mukozal dokularında bulunuyorsa, yara veya kabarcık gibi görünebilir. Bu nedenle, kist büyük bir boyuta ulaşmadıkça veya şişkinlik yapmadıkça genellikle teşhis edilemez.
Diş Kistinin Nedenleri Nelerdir?
Diş kistlerinin oluşum nedenleri çeşitlidir. Genel olarak kistler, ölü veya ölmekte olan bir dişin kök ucunda oluşmaya başlar. Diğer nedenler şunlardır:
- Kalıcı dişlerin yanlış yerleşimi: Dişlerin doğru yerleşmemesi kist oluşumuna yol açabilir.
- Anormal diş gelişimi: Gelişim bozuklukları kist oluşumunu tetikleyebilir.
- Kanal tedavisinin bir komplikasyonu: Başarısız kanal tedavileri kist oluşumuna neden olabilir.
- Gorlin sendromu veya diğer kalıtsal bozukluklar: Genetik faktörler de kist oluşumunda rol oynayabilir.
- Yirmi yaş dişlerinin gelişimi: Gömülü dişler kist oluşturabilir.
- Diş büyümesinde yer alan hücrelerdeki mutasyonlar: Hücre mutasyonları kist gelişimine yol açabilir.
Diş Kistleri Zararlı Mıdır?
Evet, diş kistleri tedavi edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. En küçük kistler bile zamanla diş enfeksiyonuna, diş kaybına, benign çene büyümelerine (ameloblastomlar) ve çene kırıklarına neden olabilir.
Diş Kisti ile Apse Arasındaki Fark Nedir, Kist Nasıl Teşhis Edilir?
Diş kisti ile apse arasındaki temel fark enfeksiyondur. Diş kistleri genellikle enfekte değildir, ancak enfekte olduklarında apseye dönüşürler. Apse, genellikle diş çürüğü nedeniyle diş eti içinde bakterilerin birikmesi sonucu oluşur. Küçük apseler antibiyotiklerle tedavi edilebilirken, büyük apseler cerrahi müdahale gerektirir.
Diş kistleri genellikle belirti göstermediğinden, teşhis için radyolojik görüntüleme yöntemleri kullanılır. Diş hekimleri, kistleri genellikle röntgen veya CT taramaları ile tespit ederler. Bu yöntemler, kistin boyutunu ve konumunu belirlemek için kullanılır.
Diş Kisti Nasıl Tedavi Edilir?
Küçük ve enfekte olmamış kistler bazen antibiyotik ve anti-inflamatuar ilaçlarla tedavi edilebilir. Ancak çoğu durumda, özellikle kist büyükse veya enfekte olmuşsa, cerrahi müdahale gereklidir.
Diş kisti tedavisi, kistin boyutuna ve konumuna bağlı olarak değişir. Küçük kistler cerrahi olarak tamamen çıkarılabilir. Daha büyük kistlerde marsupializasyon yöntemi kullanılabilir. Bu yöntemde kist açılır ve drenaj yapılır. Ayrıca, kök kanal tedavisi de gerekebilir.
Diş Kisti ile İlgili Bilinmesi Gerekenler
- Röntgen ve CT taramaları, diş kistlerinin teşhisinde temel araçlardır.
- Antibiyotik ve anti-inflamatuar ilaçlar, küçük ve enfekte olmamış kistlerin tedavisinde kullanılabilir.
- Marsupializasyon, büyük kistlerin drenajı için etkili bir cerrahi yöntemdir.
- Diş hekimi kontrolleri, diş kistlerinin erken teşhis ve tedavisi için kritik öneme sahiptir.
Diş kistleri, ihmal edilmemesi gereken ciddi bir sağlık sorunudur. Erken teşhis ve uygun tedavi ile komplikasyonların önüne geçilebilir. Bu nedenle, düzenli diş hekimi kontrolleri ve ağız hijyenine dikkat etmek büyük önem taşır.
Diş Kisti ile İlgili Bilimsel Yayınlar
Cureus dergisinde Haziran 2024 tarihinde yayımlanan “Unveiling the Enigma of Multiple Odontomas in Pediatric Dentistry: A Rare Clinical Presentation” adlı çalışmanın amacı, 12 yaşındaki bir hastada nadir görülen çoklu kompleks odontoma vakasını tanımlamaktır. Odontomalar, genellikle asemptomatik olup rutin radyograflarda tespit edilen en yaygın diş benzeri hamartomatöz odontojenik tümörlerdir. Çalışmada, anterior maksiller bölgede yer alan ve kompleks odontomaların sayısı ve karmaşıklığı açısından benzersiz olan bir vaka incelenmiştir. Erken teşhis, doğru tedavi planlaması, uygun yönetim ve düzenli takipler, odontomaların tamamen çıkarılmasını ve 12 aylık takip sürecinde nüksün önlenmesini sağlamıştır. Sonuç olarak, bu vaka, odontomaların başarılı yönetimi için erken müdahalenin önemini vurgulamaktadır.
J Dent Sci dergisinde Temmuz 2024 tarihinde yayımlanan “Risk factors for the development of medication-related osteonecrosis of the jaw and effects of tooth extraction with local infection” konulu çalışmanın amacı, antiresorptif ajan (ARA) tedavisi alan hastalarda ilaçla ilişkili çene osteonekrozu (MRONJ) gelişimi ile ilişkili diş bulgularını araştırmaktır. İlk olarak, yüksek doz ARA ile tedavi edilen hastalarda diş bulguları ile MRONJ gelişimi arasındaki ilişki incelenmiştir. Daha sonra, MRONJ’li hastalarda cerrahi tedavi sırasında, başlangıç bölgesinden uzak bir bölgede MRONJ gelişimi ile diş bulguları arasındaki ilişki değerlendirilmiştir. Gözlem sırasında 172 hastanın 13’ünde (3725 dişin 80’inde) MRONJ gelişmiştir. Çoklu diş kaybı, periodontal ligament boşluğu genişlemesi, alveolar kemik kaybı, periapikal osteoskleroz ve lokal enfeksiyon belirtileri MRONJ gelişimi ile ilişkilendirilmiştir. Diş çekimi, MRONJ gelişimini önemli ölçüde azaltmıştır. Diğer bölge nüksü açısından, MRONJ’li 357 hastanın 54’ünde (5038 dişin 171’inde) yeni MRONJ gelişmiştir. Çoklu diş kaybı, apikal lezyonlar, periodontal ligament boşluğu genişlemesi ve periapikal osteoskleroz, MRONJ gelişimi ile anlamlı şekilde ilişkilendirilmiştir. Malign tümörlü hastalarda, enfekte dişlerin çekimi, MRONJ’yi önlemede dişlerin korunmasından daha etkili bulunmuştur. Osteoporozlu hastalarda ise diş çekimi yapılması veya yapılmaması MRONJ insidansı arasında bir fark yaratmamıştır. MRONJ, lokal enfeksiyonu olan dişlerden daha sık gelişmektedir. Malignite hastalarında, enfekte dişlerin çekimi MRONJ’yi önlemede daha etkili bir yöntem olabilir.
Perspektif Diş Polikliniği olarak hastalarımız için son teknolojiyi kullanmanın yanı sıra en son yayınlanan bilimsel araştırmaların ışığında, diş hekimleri olarak bizler kendimizi güncel tutuyor ve hasta memnuniyeti için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz.
Ankara Çankaya Çukurambar bölgesinde hizmet veren Perspektif Diş Polikliniğine tüm soru ve görüşlerinizi iletebilir ve ayrıca Diş Taşı Temizliği, Bruksizm Tedavisi, 20 Yaş Diş Çekimi, Apikal Rezeksiyon, Gömülü Diş Çekimi, İmplant Tedavisi, Çocuk Diş Hekimliği, Diş Beyazlatma, Diş Eti Çekilmesi, Diş Eti Estetiği, Küretaj, Gülüş Tasarımı, İnley ve Onley Diş Restorasyonları, Porselen Lamina ve Zirkonyum Diş Kaplama konularında İletişim sayfamız üzerinden randevu alabilirsiniz.
Bu makale Perspektif Diş Polikliniği tarafından hazırlanmıştır.