1443. Cad. 1071 Plaza C Blok No: 25/7 Çankaya/Ankara

1443. Cad. 1071 Plaza C Blok No: 25/7 Çankaya/Ankara

İletişime Geçin

0312 419 66 50

Çalışma Saatleri

Pzt-Cmt: 9:00 - 18:00

Ağız Kuruluğu Neden Olur?

Tıbbi olarak kserostomi olarak adlandırılan ağız kuruluğu, öncelikle ağızdaki tükürük bezleri yeterli tükürük üretemediğinde ortaya çıkar. Bu durum, depresyon, anksiyete, hipertansiyon ve ağrı gibi rahatsızlıkları tedavi eden reçeteli ve reçetesiz çeşitli ilaçlar da dahil olmak üzere çok sayıda faktör tarafından tetiklenebilir. Özellikle alerji, soğuk algınlığı, obezite ve nörolojik bozukluklar gibi durumlara yönelik ilaçlar da sıklıkla ağız kuruluğunu bir yan etki olarak listeler. Ayrıca tütün kullanımı, horlama alışkanlığı ve düzenli alkol tüketimi gibi yaşam tarzı tercihleri de bu semptomun yaygınlığına önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır.

Bu sorunu daha da kötüleştiren bazı sağlık koşullarının ve tedavilerin normal tükürük fonksiyonunu bozduğu bilinmektedir. Özellikle baş ve boynu hedef alan kemoterapi ve radyasyon gibi tıbbi tedaviler tükürük üretimini geçici veya kalıcı olarak azaltabilir. Benzer şekilde, Sjögren sendromu, HIV/AIDS, Alzheimer hastalığı ve diyabet gibi hastalıklar da sürekli ağız kuruluğuna yol açabilir. Ayrıca, baş ve boyun bölgesinde sinir hasarına neden olan fiziksel travma ve dehidrasyonu teşvik eden veya ağız solunumu içeren eylemler de ağız kuruluğuna neden olabilir.

Ağız Kuruluğunun Belirtileri

Kserostomi olarak da bilinen ağız kuruluğu, yetersiz tükürük üretimi nedeniyle ağızda kalıcı bir kuruluk ile karakterizedir. Bu durumun yaygın göstergeleri arasında ağızda yapışkan bir his, kalın ve lifli tükürük ile çiğneme, konuşma ve yutma güçlükleri yer alır. Hastaların sıklıkla yaşadığı diğer belirtiler arasında ağız kokusu, boğaz ağrısı veya kuruluğu, ses kısıklığı ve kuru, oluklu veya kırmızı bir dil sayılabilir. Ayrıca, bireyler tat alma duyularının değiştiğini fark edebilir ve takma diş takarken yapışmasıyla ilgili zorluklarla karşılaşabilirler.

Tükürük, şekerlerin ve gıda partiküllerinin yıkanmasına yardımcı olarak ve bakterileri nötralize ederek diş çürümesini önleyen ağız sağlığında çok önemli bir unsurdur. Tükürük eksikliği sadece rahatsızlığa değil, aynı zamanda yiyecekleri etkili bir şekilde tatma ve sindirmede artan zorluklara da yol açabilir. Şiddetli ağız kuruluğu vakaları sindirim sorunlarına, ağız yaralarına ve diş çürümelerinin artmasına katkıda bulunabilir. Bu durum yaşlı yetişkinler arasında daha yaygındır ve genellikle belirli ilaçlar ve sağlık koşullarıyla daha da kötüleşir, bu da semptomları etkili bir şekilde yönetmek için altta yatan nedenleri belirlemenin ve ele almanın önemini vurgular.

Ağız Kuruluğu Tedavisi Nasıl Olur?

Yaygın olarak ağız kuruluğu olarak bilinen kserostomi, genellikle bazı ilaçların veya radyasyon tedavilerinin bir yan etkisi olarak ortaya çıkar. Bu durum, ağzı ıslatmak için gerekli olan tükürük üretimini azaltarak kişinin yemek yeme ve konuşma yeteneğini önemli ölçüde bozabilir. Bu semptomları hafifletmek için çok sayıda strateji uygulanabilir. Gün boyunca düzenli olarak su yudumlamak ağız neminin korunmasına yardımcı olabilir. Uyku alanınızda bir nemlendirici kullanmak da faydalı olabilir ve soğuk veya ılık bir sis arasında seçim yapmak kişisel tercihe bağlıdır. Ayrıca, birkaç damla aloe veya gliserin ile zenginleştirilmiş su dolu bir sprey şişesi bulundurmak, ağzı nemlendirerek anında rahatlama sağlayabilir.

Daha sürdürülebilir çözümler için, gliserin nemlendirici bir ağız spreyi oluşturmak için kullanılabilir ve tükürük üretimini doğal olarak uyarmak için şekersiz şekerler veya sakızlar önerilir. Yemekler sırasında çorba gibi daha fazla sıvı tüketmek, kafein ve alkol gibi diüretiklerden kaçınmak daha fazla kuruluğu önleyebilir. Alkolsüz gargaralar ve reçetesiz satılan tükürük ikamelerinin kullanılması da etkili olabilir. Şiddetli semptomlar yaşayanlar için bir sağlık uzmanına danışmak, tükürük üretimini artırabilen pilokarpin gibi ilaçların reçete edilmesine yol açabilir. Ayrıca, ağız nemlendiricisi olarak dondurulmuş meyve dilimlerini tercih etmek veya akupunkturu denemek gibi basit yaşam tarzı değişiklikleri de ağız kuruluğu semptomlarında önemli bir rahatlama sağlayabilir.

Ağız Kuruluğunu Önleme ve Tedavi İpuçları

– Gün boyunca düzenli olarak su yudumlamak, ağız neminin korunmasına yardımcı olur ve kuruluğu azaltır.
– Uyku alanınızda bir nemlendirici kullanmak, özellikle gece boyunca ağız kuruluğunu önleyebilir.
– Şekersiz sakız veya şeker kullanmak, tükürük üretimini doğal olarak teşvik eder ve ağız kuruluğunu hafifletir.
– Kafein ve alkol gibi diüretiklerden kaçınmak, vücudun nem dengesini koruyarak ağız kuruluğunu önleyebilir.
– Alkolsüz gargaralar ve reçetesiz satılan tükürük ikameleri, ağız kuruluğu semptomlarını etkili bir şekilde hafifletebilir.

Ağız Kuruluğu Hakkında Son Bilimsel Yayınlar

International Journal of Radiation Oncology, Biology, Physics‘de Nisan 2024’te yayımlanan “Radiation-induced xerostomia is related to stem cell dose-dependent reduction of saliva production” başlıklı çalışmada, 570 baş ve boyun kanseri hastasında radyasyon tedavisinin tükürük bezi fonksiyonu ve ağız kuruluğu gelişimi üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Özellikle parotis bezinin kök hücreden zengin bölgelerine verilen radyasyon dozu (Dmean,SCR) ile hasta tarafından bildirilen gündüz ağız kuruluğu arasındaki ilişki incelenmiştir. Bulgular, bu bölgelere verilen daha yüksek dozların parotis bezinden tükürük akışını önemli ölçüde azalttığını ve gündüz ağız kuruluğu raporlarının artmasıyla ilişkili olduğunu göstermiştir. Ayrıca, submandibular bezlerin maruziyeti de tükürük üretimini ve gece ağız kuruluğunu etkilerken, parotis bezi radyasyonunun etkileri tükürük çıkışının azalmasıyla daha doğrudan ilişkiliydi. Bu sonuçlar, ağız kuruluğu riskini en aza indirmek için tükürük bezi kök hücrelerini koruyan radyasyon tekniklerinin kullanılmasını desteklemektedir.

BMC Oral Health‘de Nisan 2024’te yayımlanan “Oral health status, related behaviours and perceived stress in xerostomia, Sicca and Sjögren’s syndromes patients – a cross-sectional study” başlıklı çalışma, ağız kuruluğu, Sicca sendromu ve Sjögren sendromu olan bireylere odaklanarak, 302 eşleştirilmiş kontrole kıyasla 182 ağız kuruluğu hastasının ağız sağlığı ve davranışlarını araştırmıştır. Veriler DSÖ’nün Yetişkinler için Ağız Sağlığı ve Algılanan Stres Ölçeği anketleri kullanılarak toplanmıştır. Sonuçlar, ağız kuruluğu hastalarının kontrol grubuna göre daha yüksek çürük skorlarına ve daha az kalan dişe sahip olduğunu, ancak daha az periodontal çukurlaşma olduğunu göstermiştir. Bu hastalar arasında florlu diş macunu kullanımının daha yüksek olmasına rağmen, yine de suboptimal ağız sağlığı davranışları sergilemişlerdir ve özellikle Sjögren sendromu olanlarda son bir yıl içinde diş hekimine gitme olasılıkları daha düşüktür.

Perspektif Diş Kliniği olarak hastalarımız için son teknolojiyi kullanmanın yanı sıra en son yayınlanan bilimsel araştırmaların ışığında, diş hekimleri olarak bizler kendimizi güncel tutuyor ve hasta memnuniyeti için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz.

Ankara Çankaya Çukurambar bölgesinde hizmet veren Perspektif Diş Kliniği‘ne tüm soru ve görüşlerinizi iletebilir ve ayrıca Diş Taşı Temizliği, Bruksizm Tedavisi, 20 Yaş Diş Çekimi, Apikal Rezeksiyon, Gömülü Diş Çekimi, İmplant Tedavisi, Çocuk Diş Hekimliği, Diş Beyazlatma, Diş Eti Çekilmesi, Diş Eti Estetiği, Küretaj, Gülüş Tasarımı, İnley ve Onley Diş Restorasyonları, Porselen Lamina ve Zirkonyum Diş Kaplama konularında İletişim sayfamız üzerinden randevu alabilirsiniz.

Bu makale Perspektif Diş Kliniği tarafından hazırlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir